Aşırı Nüfus Artış Bombası Nasıl Etkisiz Hale Getirilir?!..

Aşırı Nüfus Artış Bombası Nasıl Etkisiz Hale Getirilir?!..

Eğer bugün doğan her bir bebeğe doğum günü şarkısı söylemek isterseniz, 6.5 hafta boyunca hiç durmadan şarkı söylemeniz gerekir.

Ben doğduğumda -ki bu çok uzun zaman önce değildi- dünya nüfusu 5-6 milyar iken şu anda 8 milyar civarlarında. Her geçen gün başka bir bebek dünyaya geliyor ve eğer gelişmemiş veyahut “gelişmekte olan” bir ülkeye doğuyorsa, karın doyurma çabaları ve barınacak bir toplum bulma endişesiyle kavrularak büyüyor.

Hal böyle olunca ben de dahil olmak üzere binlerce insan bu aşırı nüfus probleminin ileride bizlere ne gibi sıkıntılar doğuracağını merak ediyor.

Bir önlem almadığımız takdirde hem toprağımızın üstündeki yiyeceğimizin biteceğini, hem de toprağın altındaki kaynaklarımızın tükeneceği gerçeğiyle yüzleşmek bunlar da yetmiyormuş gibi bize her şeyi veren toprağın korkutucu derecede kirleneceği bilinci, insanı ve özellikle gelecek nesilleri çok geriyor.

Bilim insanları bundan 20 -30 yıl önce nüfus artışının ve karbon ayak izinin azalması gerektiğine dair bilgilendirmeleri her ne kadar yapsa da para yiyip içen dünyamızda gerçekler tiye alınıyor.

Hatta 20 -30 yıl öncesinde bile değil, 1798 yılında Thomas Malthus adlı bir  İngiliz nüfus bilimci ve politik iktisat teorisyeni dünya vatandaşına, birey sayısının arttığı takdirde açlıkla susuzlukla savaşacağımız söylemişti.

Bunları okurken biraz da abartmıyor musunuz? Her yer restoran dolu, şehrin dışı tarlalarla dolu diyebilirsiniz ancak durum şöyle ki üretilen sebze meyve, topraktan çıkan her neyse artık, bu üretilenin %80’i ( en azından hayvancılığın doğru düzgün yapıldığı memleketlerde) büyük baş ve küçük baş hayvana gidiyor.

Buraya kadar değindiklerim geleceğe dair tedirginliklerimizin fragmanıydı ancak asıl sorgulanmasını istediğim şey. Popülasyonun neden arttığı ya da neden artmadığı olacaktır.

Yüzyıllar önce, insanlar yine doğum yapıyorlardı üreme kısmında herhangi bir değişiklik olmuyordu, hatta şu anki gibi korunma kavramı olmadığı için daha da çok doğuruyorlardı ancak ona rağmen son dönemlerdeki gibi yüksek derecede nüfus artışı hiç yaşanmadı çünkü şöyle bir gerçek vardı: insanlar ölüyordu. Evet hala ölüyoruz çünkü bu doğanın bir parçası ancak, sanayi devrimiyle birlikte gelişen teknoloji bize hastaneleri, doktorları, ilaçları ve önlemleri verdi. Eskiden doğan 15 çocuğun 6 tanesi ölüyorsa artık neredeyse doğan 15 çocuğun 15 tanesi hayatta. 

Lakin günümüz dünyasında bu durumla ilgili çok büyük bir ironi var. Eğer sağlık sektörünün, kısacası teknolojinin çokça gelişmiş olduğu bir ülkeye bakarsanız o ülkede aşırı nüfus artışının olmadığını görebilirsiniz ancak tam tersi bir ülke, örneğin Türkiye veya Hindistan vb. bir yer olsun, her geçen gün nüfusun ne kadar gereksiz ve dengesiz bir şekilde arttığını gözlemleyebilirsiniz.

Yapılan araştırmalar sonucunda ulaşılan ilk sonuç ve çözüm şu ki: Kadının eğitim aldığı ve çalıştığı bir dünya takdirinde aşırı nüfus artışı inanılmaz şekilde düşebilir. 2050 yılına kadar her kadının eğitim alması ve nüfusun dengelenmesi yenilenebilir enerji ile elde edebileceklerimiz kadar etkili olabilir. 

Şaka gibi bir dünyada gerçekçi sonuçlar elde edebilmemiz dileğiyle…

 

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ