Dik Durmanın Hayatımızdaki Önemi

Dik Durmanın Hayatımızdaki Önemi

Vücut dilin var olduğun kişiyi değiştirebilir mi? Zihniyetimizin bizleri değiştirebileceğini zaten biliyorduk. Peki ya vücudumuz?

Günlük hayatımız da güçlü diye adlandırdığımız insanları anımsayın, dik ve geniş duruşlu; konuşma esnasında ellerini beline koyan kişilerdir. Ya da maraton bitirdiğinde sevinen bir kişiyi düşünün, kollarını göğe doğru v şeklinde açmış, çenesini kaldırmış, ağzını çokça açarak güler; olabildiğince genişlemeye çalışır. Böylesine güç gösteren hareketlere bizlerin dışında birçok hayvanda da rastlayabiliyoruz. Örnek vermek gerekirse goriller,  vb., tehlike altında olduğunu hissettiklerinde, güç gösterme eğilimi göstererek vücutlarını gererek oldukça genişlerler. Şimdi de bunların aksini düşünün, üzgün ve bitkin bir insanı getirin gözünüzün önüne, olabildiğince ezilip büzülmüş, elini omzuna koymuş, kendini korumaya çalışan ezik bir duruş halinde bulunur.

Amy Cuddo, bunları göz önünde bulundurarak bir araştırma yapmaya çalışmış ve kendine şunu sormuş: “Biliyoruz ki, sözsüz dilimiz, başkalarının hakkımızda neler düşünüp, hissettiğini yönetiyor. Bunun bir sürü kanıtı bulunuyor. Fakat bizim asıl sorumuz ise şu; kendi sözsüz dilimiz, kendimiz hakkında ne düşünüp, hissettiğimizi yönetiyor mu?” bu şekilde deneye başlamış.

Araştırma da, bir grup insan, güç pozisyonları olarak adlandırdığımız; dik durma ve yayılma hareketlerini uygulamış, ardından da bunların aksini yapıp kendi içlerine sokulup, ezik bir duruşa geçmişler. Bu iki hareketi yapmadan önce de deneklerin tükürükleri alınmış ve testosteron (üstünlük ) ile kortizol (stres) hormon seviyeleri ölçülmüş. Araştırma sonucuna göre; güç pozisyonuna geçince bireylerin testosteron seviyesi artmış ve kortizol seviyesi azalmış. Ancak ezik, güçsüz pozisyonlara geçince bu durum diğer sonuçların tam tersini göstermiş.

Bu verilere göre şunları anlamak çok kolay, bir iş görüşmesine girerken veya bir sınava girerken, iki dakikalığına dahi olsa bir yerde bir şekilde kollarımızı göğe doğru v şeklinde açıp durmak, veya dik durarak göğsümüzü açmak, bizlerin zihniyetini değiştirecektir.

Peki ya bunu nasıl sürekli hale getireceğiz? Sonuçta bu iki dakikalık bir çözüm. Bunun için Amy Cuddo şunu diyor; “Yapana kadar taklit et ve olana kadar yap. “

Beynimizi ben buyum diyene kadar güçlü bir birey taklidi yaparak kandırmalı daha sonra da onun bu kişiye alışması için zaman tanımalıyız. Evet, zihniyetimiz bizi değiştirebilir; aynı şekilde vücudumuz da.

 

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ