"O film muhtemelen hormonlarımın dorukta olduğu tek filmdi" - "Harry Potter: Return to Hogwarts" daki Detayları Anlatıyoruz:

"O film muhtemelen hormonlarımın dorukta olduğu tek filmdi" - "Harry Potter: Return to Hogwarts" daki Detayları Anlatıyoruz:

Harry Potter yediden yetmişe birçoğumuzun çocukluğunun, gençliğinin ve hatta yetişkinliğinin çok büyük bir parçasıydı ve hala daha da parçası.

Gerçeklikten kaçabildiğimiz farklılıklarımızın yargılanmadığı ve aksine sanki birer süper güçlermiş gibi temsil edildiği sürprizlerle dolu bir sihir dünyası kalbimizin her daim bir köşesinde tazeliğini koruyor.

Geçtiğimiz günlerde HBO’da “Harry Potter 20th Anniversary: Return to Hogwarts” yayınlanarak film serisinin 20. senesi kutlandı. Maalesef birçoğumuzun HBO’su olmadığı, yaşananları ve söylenenleri merak ettiği için bu küçük belgeseli sizlerle paylaşmaya karar verdik.

“Harry Potter: Return the Hogwarts”daki Detayları Anlatıyoruz:

Bölüm 1, The Boy Who Lived:

Bu bölümde “Felsefe Taşı” ve “Sırlar Odasında” yaşananlardan ve çocukların her şeye ne kadar da yeni olduklarından, içinde bulundukları durumun iş olduğundan ziyade okudukları kitaplardaki dünyadaymış gibiymişçesine ciddiyetsizlik ve heyecanla eğlence dünyası olarak algıladıklarından bahsediyorlar.

Tom Felton “Harry Potter ve Felsefe Taşı”nda yaşadığı alaylı bir anısından bahsediyor:

“ -tabii ki hala başımızın üzerinde bir mikrofon tutan bir beyefendi vardı. Ve küçük bir kız bana "Bu nedir?" diye sordu. Sanırım , "Bu bir mikrofon, hah " dedim. Sanki daha önce filmde oynamışım gibi. Bu olayı hatırlıyorum çünkü o küçük kız Emma idi. “

 

Weasley Aile Değerleri:

Hogwarts birçoğumuz ve özellikle oyuncular için gerçek bir yuvaydı. Ancak bundan ziyade film serisi boyunca bizi evimizde hissettiren samimi, hoş karşılayan ve neşe dolu başka bir evimiz daha vardı ve bu da Weasley’lerin eviydi.

 

Bölüm 2, Coming of Age:

Bu bölüm “Harry Potter ve Azkaban Tutsağı” ile “Harry Potter ve Ateş Kadehi” hakkında olduğu için gördüğümüz ilk şey elbette ki sevgili Sirius Black’i oynayan Gary Oldman ve onun yeğeni Harry Potter’ı oynayan Daniel Radcliffe’in birbirini selamlamasıyla başlıyor.

Daniel Radcliffe’in, Gary Oldman’ı ne kadar sevdiği ve bir oyuncu olarak ona ne kadar hayran olduğu kelimelerinin adeta odayı sarışından anlaşılabiliyor.

 

 

“'Azkaban Tutsağı' yaşın gelişini anlatıyor. Harry, Hermoine ve Ron çocukluk ve gençlik yılları arasındaki eşiği geçiyorlar. İlk ikisinde Harry hala bir çocuk. Tonun kendisinde daha büyük bir iyimserlik var. 13 yaşına geldiğinde ise Harry'nin etrafındaki her şeyi gölgeleyen büyük bir bulut var ve bunu stilistik olarak da aktarmamız gerekiyordu." diyor Alfonso Cuarón, “Azkaban Tutsağının” yönetmeni.

 

Yeni Bir Dönem, “Ateş Kadehi”

 

“Harry Potter ve Ateş Kadehi” kitaplar arasındaki en uzunu ve bu demek oluyor ki çok fazla şey yaşanacak ve bolca yeni karakter ile tanışılacak. Aynı zamanda oyuncuların ergenlik hormonlarıyla boğuşulacak.

 

"Emma ve ben, karşı cinse mesaj yazarken birbirimize taktikler veriyorduk- o bir erkekle mesajlaşıyorsa ya da ben bir kızla mesajlaşınca.

“Bana bu kadar çok öpücük geri gönderdi. Ne yapmam gerekiyor? Bu bir kabus."

"O film muhtemelen hormonlarımın dorukta olduğu tek filmdi, en azından benim için" diyor Daniel Radcliffe.

Emma Watson ve Tom Felton İlişkilerinden Bahsediyor:

 

"Ders çalışırlarken odaya girdim. Bize verilen görev, tanrının neye benzeyeceğini düşündüğümüzü çizmekti. Ve Tom bir kaykay üzerinde tersten şapka takmış bir kızı çizmişti. Ve nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Sadece ona aşık oldum. " diyor Emma Watson!

Ve ikisi de her zaman birbirlerini seveceklerini ve saygı duyacaklarını söyleyerek konuşmayı bitiriyorlar.

 

"Harry Potter ve Ateş Kadehi" çok hafif yürekli bir dokunuşa sahipti. Ancak, film korkunç bir şeyle sona erdi.

 

Birden, tamamen beklenmedik ve ciddi bir şey oluyor ve aniden bu filmin hayatla ilgili değil, ölümle ilgili olduğunu anlıyorsunuz” diyor Mike Newell. Ve sonra, birileriyle tanışıyoruz

 

Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen:

 

Bu kısımda Ralph Fiennes, nasıl bu rolü seçtiğini ve ona bu rolü oynaması için gaz veren kişinin kim olduğundan bahsediyor. Kostümleri görmeden ve karakter ile tanışmadan evvel Voldemort’u insandan ziyade kötülüğün somutlaştırılmış hali olarak gördüğünden de bahsediyor; hatta bir noktada, içinde derinlerde sakladığı Voldemort’u geri bulup aksağanını yapıyor ve yemin ediyorum ki belgeseli izlerken çığlık atmamak için kendimi çok zor tuttum!

Bölüm 3, İçimizdeki Işık ve Karanlık

Bu bölüm “Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı” ve “Melez Prens” hakkında olduğu için ilk gördüğümüz şey Belatrix’i oynayan Helena Bonham Carter ve Daniel Radcliffe’in birbirini selamlaması oluyor.

 

Helena Bonham Carter samimiyeti ve anlamlı sözleriyle bence bu küçük belgeselin yıldızı oldu. Helena ile Gary Oldman’ın muhabbeti, Daniel’ın Helena ve Gary’e karşı olan sevgisi ve saygısı cidden paha biçilemez görüntüler ortaya çıkardı.

 

"İşe başladığımda David ( yapımcı) ve stüdyonun bana söylediği ilk şey, Emma’nın geri dönüp başka bir Potter yapmak istediğinden emin olmayışıydı" diyor yönetmen David Yates.

 

Bunu daha önce hiç düşünmemiştim ancak tek kız başrol olarak ve Harry Potter gibi büyük bir filmle insanların gözü önünde bulunmak Emma için çok zor olmalı. Çalınmış bir çocukluk ve mahremiyet özellikle tek başına kaldırılması çok zor bir husus.

 

"Dumbledore'un bana söylediği bir şeyi düşünüyordum. Önümüzde bir savaş olsa da, Voldemort'ta olmayan bir şeye sahibiz. Uğruna savaşmaya değer bir şey."

 

Uyumsuzlar:

"Ve sonra garip robotların, uyumsuzların, bu tuhaf güce sahip ama yine de muazzam bir insanlığa, derinliğe ve kırılganlığa sahip insanların gizli dünyasını buldu. Filmler bir nevi insanların kendilerinden bir parçayı kabul etmelerine izin verdi. Bu yüzden, ekranda temsil edilen bir süper güç olarak tuhaflığınızı görmek oldukça özgürleştiriciydi.” diyor Luna Lovegood'u oynayan Evanna Lynch.

 

Oyuncular büyürken ne kadar da çok uyumsuz hissettiklerinden, arkadaşlarının olmadığından ve okulda başarılı olamadıklarından ancak filmleri yaparken oynadıkları karakterlerin onları ne kadar da çok koruduğundan ve temsil ettiğinden, bundan da müteşekkir olduklarından bahsettiler. Birçoğumuzun da olduğu gibi.

 

Draco:

"Bence Draco asıl kahramandır. Harry her zaman doğru olanı yapacaktır. Harry her zaman doğruyu seçecektir. Onun için hiçbir zaman gerçekten bir ikilem yoktur. Draco ise ‘sorumluluğunu’ ve yapması beklenen şeyi yapmayarak bu korkunç aileye bağlı olan zincirlerini kırar.” Diyor Lucius Malfoy’u oynayan Jason Isaac.

 

Bölüm 4, Uğruna Savaşmaya Değer Bir Şey:

Bu bölümde ikonik “Harry Potter ve Ölüm Yadigarları “ bölüm 1&2’den bahsediyorlar. Hogwarts’dan uzak oluşlarından ancak bunun çok ilginç bir deneyim oluşundan, Emma ve Rupert’ın öpüşme sahnesinden ve birlikte büyümekten.

Her ne kadar birbirlerini eskisi gibi görmeselerde her zaman bir aile olarak kalacaklarından bahsediyorlar. 

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ